Kalp, damar ve sinir sistemi rahatsızlıklarından böbrek hastalıklarına, ağız ve diş sağlığından hipertansiyona kadar birçok soruna neden olan diyabet, gözlere de zararlı.
Diyabetin göz damarlarında kalıcı hasarlara yol açabildiğini belirten Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. İsmail Özgür Şanlı, bu gibi durumların önlem alınmadığı takdirde görme kaybı ile sonuçlanabileceğini; ayrıca sigara kullanımı, kolesterol yüksekliği ve aneminin de bu durumu tetikleyen diğer önemli risk faktörleri olduğu uyarısında bulundu.
Tüm dünyanın dikkatini körlük ve görme azlığı üzerine çekmek üzere her yıl Ekim ayının ikinci, perşembe günü düzenlenen Dünya Görme Günü nedeniyle açıklama yapan Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. İsmail Özgür Şanlı, diyabete bağlı göz hastalıkları içinde en sık görülen 'diyabetik retinopati'nin körlük yapan nedenlerin başında geldiğini söyledi.
Medical Prk Gaziosmanpaşa Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. İsmail Özgür Şanlı, şeker hastalığının, insülin yetersizliği ya da etkisizliği sonucu oluşan, yüksek kan şekeri düzeyi (hiperglisemi) nedeniyle gelişen, yaygın metabolik bir damarsal hastalık olduğunu belirterek, "Tip 1 ve Tip 2 olmak üzere iki ana tipi vardır. Diyabet, sistemik bir hastalık olduğundan vücutta göz, böbrek, damar ve sinir sistemi gibi birçok organda zararlara yol açabilir. Diyabete bağlı göz hastalıkları içinde en sık görülen diyabetik retinopati, gözün arkasındaki ışığı algılayan retina tabakasında yaptığı hasar sonucu oluşan tabloya denir ve insanlarda körlük yapan nedenlerin başında gelir" dedi.
'Diyabetik retinopati'nin şeker hastalığına bağlı gözdeki sinir tabakası beslenmesinin bozulması nedeniyle ortaya çıkan bir hastalık olduğunu anlatan Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. İsmail Özgür Şanlı şunları söyledi:
SİGARA, KOLESTROL VE ANEMİ RİSK FAKTÖRLERİNDEN
"Diyabetik retinopatinin oluşma riski Tip 1 diyabette, Tip 2 diyabete göre daha fazladır. Diyabetin süresi önemli bir etkendir. 30 yaşından önce diyabet tanısı alındığında diyabetik retinopati oluşma riski 10 yılda yüzde 50, 30 yılda yüzde 90'dır. Yoğun kan şekeri kontrolü ile diyabetik retinopati oluşması geciktirilebilir. Ayrıca hamilelik de diyabetik retinopati gelişmesini tetikler. Hipertansiyon ve böbrek yetmezliği, iyi kontrol edilmediği takdirde diyabetik retinopatiyi kötüleştirir. Herhangi bir seviyede diyabeti 15 yıldan kısa sürmüş hastalarda diyabetik retinopati oranı en fazla yüzde 45 seviyesinde iken, 15 yıldan uzun sürmüş hastalarda bu oran yüzde 62'dir. Sigara kullanımı, kolesterol yüksekliği, anemi diğer önemli risk faktörleridir.
EN FAZLA GÖRÜLEN KÖRLÜK NEDENLERİNDEN
Diyabetik retinopati, diyabetik hastaların yüzde 90'ında görme azalması ya da körlüğe neden olur. Bu hastalık, gelişmiş ülkelerdeki en önemli metabolik körlük nedenlerinden biridir ve batı ülkelerindeki tüm körlüklerin en az yüzde 12'si diyabete bağlıdır.
İLK EVREDE BELİRTİ VERMEZ
Diyabetik retinopatinin erken evrelerinde, genellikle hastalarda herhangi bir şikâyet yoktur. Görme merkezine sıvı sızması sonucu, merkezi görmede azalma olabilir. Bu duruma 'makula ödemi' denir. Eğer kan şeker düzeyi yüksek seyrederse, gerekli tedaviler yapılmazsa, diyabetik retinopati ilerler. Hastalığın ilerleyen safhalarında ise lazer fotokoagulasyon uygulanır. Lazer fotokoagulasyon, hastanın hastanede yatmasını gerektiren bir durum değildir. Hasta oturur pozisyondayken yapılır ve işlem sonrasında hasta evine gönderilir.
YILDA BİR KEZ GÖZ DİBİ MUAYENESİ ŞART
Diyabet tiplerinin belirlenmesinde ve tedavinin planlanmasında 'fundus floresein anjiyografi' (FFA) tekniği çok önemli yer tutar. Bu yöntemde, hastanın kolundan damar içine boya maddesi verilir ve hastanın göz dibinin fotoğrafları çekilir. Böylece diyabetik hastalarda, damarlarda kaçak, tıkanıklık ve beslenme bozukluğunu saptamak mümkün olabilir.
Çok ilerlemiş diyabetik retinopati olgularında retina cerrahisi yapılması gerekebilir. Tip 1 veya Tip 2 diyabeti olan her hasta, diyabetik retinopati gelişmesi açısından risk altındadır. Diyabeti olan her hasta, en azından yılda bir kez detaylı göz dibi (fundus) muayenesi yaptırmalıdır. Öte yandan diyabetli hastalar üzerinde yapılan çalışmalar, kan şekeri kontrolünün, retinopati gelişimini ve ilerlemesini yavaşlattığını gösteriyor. Kan şeker düzeyini normal sınırlar içerisinde tutmak, hem göz hem de diğer organ hastalıkları riskini azaltır."
Diyabetin göz damarlarında kalıcı hasarlara yol açabildiğini belirten Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. İsmail Özgür Şanlı, bu gibi durumların önlem alınmadığı takdirde görme kaybı ile sonuçlanabileceğini; ayrıca sigara kullanımı, kolesterol yüksekliği ve aneminin de bu durumu tetikleyen diğer önemli risk faktörleri olduğu uyarısında bulundu.
Tüm dünyanın dikkatini körlük ve görme azlığı üzerine çekmek üzere her yıl Ekim ayının ikinci, perşembe günü düzenlenen Dünya Görme Günü nedeniyle açıklama yapan Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. İsmail Özgür Şanlı, diyabete bağlı göz hastalıkları içinde en sık görülen 'diyabetik retinopati'nin körlük yapan nedenlerin başında geldiğini söyledi.
Medical Prk Gaziosmanpaşa Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. İsmail Özgür Şanlı, şeker hastalığının, insülin yetersizliği ya da etkisizliği sonucu oluşan, yüksek kan şekeri düzeyi (hiperglisemi) nedeniyle gelişen, yaygın metabolik bir damarsal hastalık olduğunu belirterek, "Tip 1 ve Tip 2 olmak üzere iki ana tipi vardır. Diyabet, sistemik bir hastalık olduğundan vücutta göz, böbrek, damar ve sinir sistemi gibi birçok organda zararlara yol açabilir. Diyabete bağlı göz hastalıkları içinde en sık görülen diyabetik retinopati, gözün arkasındaki ışığı algılayan retina tabakasında yaptığı hasar sonucu oluşan tabloya denir ve insanlarda körlük yapan nedenlerin başında gelir" dedi.
'Diyabetik retinopati'nin şeker hastalığına bağlı gözdeki sinir tabakası beslenmesinin bozulması nedeniyle ortaya çıkan bir hastalık olduğunu anlatan Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. İsmail Özgür Şanlı şunları söyledi:
SİGARA, KOLESTROL VE ANEMİ RİSK FAKTÖRLERİNDEN
"Diyabetik retinopatinin oluşma riski Tip 1 diyabette, Tip 2 diyabete göre daha fazladır. Diyabetin süresi önemli bir etkendir. 30 yaşından önce diyabet tanısı alındığında diyabetik retinopati oluşma riski 10 yılda yüzde 50, 30 yılda yüzde 90'dır. Yoğun kan şekeri kontrolü ile diyabetik retinopati oluşması geciktirilebilir. Ayrıca hamilelik de diyabetik retinopati gelişmesini tetikler. Hipertansiyon ve böbrek yetmezliği, iyi kontrol edilmediği takdirde diyabetik retinopatiyi kötüleştirir. Herhangi bir seviyede diyabeti 15 yıldan kısa sürmüş hastalarda diyabetik retinopati oranı en fazla yüzde 45 seviyesinde iken, 15 yıldan uzun sürmüş hastalarda bu oran yüzde 62'dir. Sigara kullanımı, kolesterol yüksekliği, anemi diğer önemli risk faktörleridir.
EN FAZLA GÖRÜLEN KÖRLÜK NEDENLERİNDEN
Diyabetik retinopati, diyabetik hastaların yüzde 90'ında görme azalması ya da körlüğe neden olur. Bu hastalık, gelişmiş ülkelerdeki en önemli metabolik körlük nedenlerinden biridir ve batı ülkelerindeki tüm körlüklerin en az yüzde 12'si diyabete bağlıdır.
İLK EVREDE BELİRTİ VERMEZ
Diyabetik retinopatinin erken evrelerinde, genellikle hastalarda herhangi bir şikâyet yoktur. Görme merkezine sıvı sızması sonucu, merkezi görmede azalma olabilir. Bu duruma 'makula ödemi' denir. Eğer kan şeker düzeyi yüksek seyrederse, gerekli tedaviler yapılmazsa, diyabetik retinopati ilerler. Hastalığın ilerleyen safhalarında ise lazer fotokoagulasyon uygulanır. Lazer fotokoagulasyon, hastanın hastanede yatmasını gerektiren bir durum değildir. Hasta oturur pozisyondayken yapılır ve işlem sonrasında hasta evine gönderilir.
YILDA BİR KEZ GÖZ DİBİ MUAYENESİ ŞART
Diyabet tiplerinin belirlenmesinde ve tedavinin planlanmasında 'fundus floresein anjiyografi' (FFA) tekniği çok önemli yer tutar. Bu yöntemde, hastanın kolundan damar içine boya maddesi verilir ve hastanın göz dibinin fotoğrafları çekilir. Böylece diyabetik hastalarda, damarlarda kaçak, tıkanıklık ve beslenme bozukluğunu saptamak mümkün olabilir.
Çok ilerlemiş diyabetik retinopati olgularında retina cerrahisi yapılması gerekebilir. Tip 1 veya Tip 2 diyabeti olan her hasta, diyabetik retinopati gelişmesi açısından risk altındadır. Diyabeti olan her hasta, en azından yılda bir kez detaylı göz dibi (fundus) muayenesi yaptırmalıdır. Öte yandan diyabetli hastalar üzerinde yapılan çalışmalar, kan şekeri kontrolünün, retinopati gelişimini ve ilerlemesini yavaşlattığını gösteriyor. Kan şeker düzeyini normal sınırlar içerisinde tutmak, hem göz hem de diğer organ hastalıkları riskini azaltır."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder